12 Nisan 2009 Pazar

Veren Sen’sin Alan Sen, Şâfî Olan Allah’ım


İnsanoğlu bir yolcu gibidir. Ruhlar âleminden gelir, çocukluğunu, gençliğini, yaşlılığını yaşar ve kabre girer.
Tıp ve diğer bilimler ne kadar ilerlerse ilerlesinler insanlar sünnetullâhın gereği olan bu yolculuğa mani olamazlar.
Şu var ki bunun berisinde bütün dertlere deva vardır. Yeter ki bu konuda gerekli araştırmalar yapılsın ve çaresi bulunsun.
Nitekim Buharî’nin rivayet etmiş olduğu bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyorlar:“Allah bir hastalık göndermemiştir ki akabinde onun için bir deva yaratmış olmasın” (Buharî, Tıbb 1).
Sünen-i İbn-i Mace’de varid olan bir rivayette “Allah bir hastalık göndermemiştir ki akabinde onun için bir deva yaratmış olmasın” hadisinde “ölüm hariç” kaydı da yer almaktadır. (İbn-i Mace, Tıbb 1)
Müslim’deki bir hadis-i nebevîde ise “Her derdin devası vardır. Derdin devasına rastlanırsa Allah’ın emriyle düzelir” buyrulmaktadır. (Müslim, Selâm 26)
Tıp dünyasında hastalıklara çare bulunması ve bu konuda ümitsizliğe düşülmemesi yönü ile söylenmiş en şümullü ifadelerin Peygamberimiz (s.a.v.)‘in zikrettiğimiz bu hadis-i şerifleri olsa gerektir.
Çünkü Sevgili Peygamberimiz bu hadislerinde insanların ümidini kırmıyor, aksine Allah’ın her hastalık için bir şifa yarattığını, O’nun (c.c.) güç ve kudretinin her şeyi kuşattığını ve devanın ancak O’ndan istenmesi gerektiğini haber veriyor.
Zira hastalıkları da devasını da bir hikmet ile Allah (c.c.) var etmiştir.İnsanlar bulundukları zaman diliminde bir hastalık için çare bulamamış olabilirler; ancak bu durum o hastalığın çaresi olmadığının delili olamaz.
Nitekim geçmişte yüz binlerce insanın hayatına mal olan nice hastalıklar günümüz tıp âlimlerinin geliştirmiş oldukları ilaçlar veya tedavi yöntemleri ile neredeyse hastalık olmaktan çıkmış bulunmaktadır.
Hal böyle olunca günümüzde ortaya çıkan hastalıklar için gerek Peygamber Efendimiz (s.a.v.)‘in tedavi ile ilgili hadisleri ve gerekse Tıbbın hızlı bir şekilde ilerleyişini göz önünde bulundurularak bir gün mutlaka çarelerinin bulunacağını söyleyebiliriz.
Bir de günümüzde yeni yeni çıkan ve tedavisi henüz bulunamayan müzmin hastalıklar var ki; burada adları ve bilindiği kadarı itibariyle sebep-lerini zikretmek istemiyorum, izan sahibi her kul bunlardan ibret almalı, Allah’ın haram kıldığı bir fiilin hikmetlerini görmeli ve hem kendisini hem de sorumluluğu altındakileri bu tehlikelerden uzak kılacak dini terbiyeyi almalıdır diye düşünüyorum.
Bir mü’min kötülüklerden sakındığı, iyiliklere sarıldığı müddetçe hidayet üzeredir. Bunlara rağmen kendisine isabet eden hastalıklar, onun var olan hataları, göstereceği sabırla derecesinin âlî olmasının murad edilmesi ve kulluğunun neti-cesi olan imtihan için gelir.
Mü’mine düşen; bilerek ve bilmeyerek yapmış olduğu günah ve hatalara içtenlikle tevbe temeli, şifa bulmak için tedaviye müracaat etmeli, şifanın sadece ilacın isabetine bağlı değil Allah’ın iznine de bağlı olduğunu bilmeli, bu husustaki Rasûlullah Efendimizin sünnetlerinden yararlanmalı, inanmalı ve Allah’a tevekkülü tam olmalıdır.
“Yâ Şâfî olan Allah’ım! Sen’den başka şifa veren yoktur. Maddî ve mânevi bütün hastalıklarımız için, sevdiklerinin hatrına bizlere kalıcı şifalar lutfet. Sen’in rahmetin sonsuzdur Allah’ım.” Âmin.
SEVGİLİ DOST!..
İBADETİNİN BEREKETİNİ GÖRMEK İSTİYORSAN:
-GIYBETTEN, YALANDAN, SUİZANDAN, İSNATLARDAN, DEDİKODUDAN;
HÜLASA KUL HAKLARINDAN UZAK DURMALISIN.
Dost;Günahlar, ibadetlerden zevk almamızı engeller. Günahlar insanı paçavraya çevirir.Yüzünün nurunu, sözünün nurunu, özünün nurunu giderir. Malının bereketini giderir. Sağlık ve sıhhatini giderir.
Günahlarda ısrar ede ede, kişinin kafa ve gönlü, ŞEYTANIN ÇALIŞMA OFİSİ haline gelebilir. Öyle ki şeytan onu takip etmeye hiç gerek duymaz. Çünkü peşinden gelenin, neden peşinden koşsun ki?.. Her günah; şeytanla yaptığımız yepyeni bir anlaşmadır.
Her günah; kişinin kendisini şeytana meze ve maskara yapmasıdır.Her günah; kişinin, ruhuna vurduğu büyük bir darbedir. Her günah; esaret zincirlerine yeni bir halka takmaktır.Her günah; tövbe etmezsem ve tövbem kabul edilmezse, beni yakacak ateşe attığım, kocaman bir odundur.Her günah; kişinin, hayırdaki son kullanım tarihini kısaltmaktadır. Günahlarda ısrar ediyorsam, ateşime odun taşımakta ne kadar hevesli davranıyorum demektir.
Kendimi aşındırma konusunda, kendimi kokutma konusunda, kendimi çürütme konusunda ne kadar da hevesliyim demektir. Paçavra haline gelmeyi ne kadar çok istiyorum demektir. Her günah, küfre doğru atılmış bir adımdır.
Evet, günahı işleyen kafir olmaz ama günahlarda ısrar ede ede insan zamanla inkara kadar yuvarlanabilir, Allah korusun!..
Her günah, ibadetlerden zevk almamızı sağlayan latifelerden bazılarının ölümüdür. Bunlardan bazıları uzun uğraşlar sonucu dirilirken bazıları hiç dirilmeyebiliyor.
Aman dikkat et! "Bir öpmekte bir bakmakta batma…
Ebediyeti yutacak latifelerini; basit, zehirli ve anlık bir hazza kurban etme!"
Allah korusun!.. O yüzden, şeytanımızı ve nefsimizi, devamlı kuşatma altında tutmalıyız. Müdafaa savaşında değil, sürekli taarruz halinde olmalıyız.
Günahlarımıza gece baskınları (TEHECCÜD) düzenlemeliyiz.
Nefsin geçtiği yolları aç kalmakla (ORUÇ) daraltmalıyız. Şehvetini kontrol etmeyi mutlaka öğrenmelisin.
Onun seni oynatmasına izin vermemelisin. Sirklerde küçücük bir çocuğun kocaman bir ayıyı nasıl oynattığını hep merak etmişimdir?
Meğer ayının en hassas yeri burnuymuş. Zincirin bir halkası ayının burnuna takılırmış, bir ucu da çocuğun elinde... Çocuk ayıyı oynatmak istediğinde, zinciri çektiği zaman canı yanan ayı, hemen oynamaya başlarmış.
Şehvetin, sirkte oynatılan ayı gibi bizi oynatmasına izin vermeyelim.
Zincirlerin iki ucu da irademizin elinde olsun.
Sevgili Dost;Şu husus önemli: Matkap duvarı delmek içindir, delikte sürekli tutmak için değil. Eşyayı hilkatine uygun olarak kullanmak bir sanattır.
Fotoğrafını itina ile koruyorsun, hatta çerçeveletip muhafaza altına alıyorsun.
Ama fotoğrafın sahibi olan seni, günahlara karşı neden çerçeveleyip koruma altına almıyorsun? Fotoğrafını buruşturup çöpe atmıyorsun ama onun sahibini her gün, günahlarla karıştırıp, buruşturup, çöpe atıyorsun…
NAMAZIN BEREKETİNİ GÖRMEK İSTİYORSAN;NAMAZIN DIŞINDA DA NAMAZDA GİBİ DİKKATLİ OL!
Lokmalarına dikkat et; haram lokmayla beslenmiş bir beden, helal bir ibadetten yeteri kadar feyiz alamaz.
Abdestini güzel al. Suyu israf ederek abdest alma ki; bir ibadetin gerçekleşmesi, bir başka haramın gerçekleşmesiyle mümkün olmasın.
Bir çiçeğe ulaşmak için onlarca çiçek çiğneme!

O gariblere ne mutlu

Ey lütfu, ihsanı bol olan Allah'ım!
Ey Din Gün'ünün Sahibi!
Ey müsamaha Sahibi!
Ey Gariblerin Sahibi!
Ey en Cömert!
Ey Sahib-i Zaman!
Ey Mâcid!
İnsanlar bozulduğunda, iyi olanlardan; İyi kalanlardan olmamızı nasip et bize!
Sen ki Mâcid'sin!İnsanlara iyilikle muamele Edensin Sen Rabb'im!
Bir gün garib olacak dininin hâdimleri yap bizi Mâcid Adınla!Resulullah'ın (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) müjdelediği gariblerden olmamızı nasip et!